O akşam iş çıkışı sokağımıza
girdiğimde karşı yöndeki köşede, çömelmiş kusuyordu
kaldırıma. Apartman kapısından giriyordum ki tekrar bakınca
tanıdım onu. Ben ona doğru bakarken, sendeleyerek kalktı
dizlerinin üzerinden. Sallanarak ve duvarlara tutunarak bana doğru
yaklaştı. Her zamanki şık takım elbisesi ve gömleği kusmuk
lekeleri içinde kalmıştı. Boynundaki kravat gevşemiş
bacaklarına doğru sallanıyordu. Her sabah limon suyu ile ıslatıp,
ortadan ayırarak arkaya taradığı saçları dağılmış ve kirpi
dikenleri gibi dikleşmişti. Yüzü ve gözleri kızarmıştı.
Kontrolsüz dudaklarını sık sık ceketinin koluyla siliyordu.
Yaklaştı ve beni görünce kaldırıma oturup eliyle gel işareti
yaptı. Gittim karşısında ayakta durdum.
- Nedir lan bu halin,
yakışıyor mu sana?
diye çıkıştım. Önüne eğdiği başını
yukarı kaldırıp, sallanan elindeki işaret parmağını dudakları
üzerine denk getirmeye ve bana sus işareti yapmaya çalıştı.
- Lan
ne güzel uzun zamandır içmiyordun. Hani artık içmem diyordun, ne
var oğlum bu kadar zıkkımlanacak dedim.
Sağ kolunu kaldırıma
dayayıp, sol elini bana uzattı. Elinden tutup kaldırınca, boynuma
sarıldı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.
- Dur lan, leş
gibisin, batırdın üstümü
deyip ayrıldım kollarından. Şimdi
karşımda, rüzgarda sallanan ince bir dal gibi, yalpalayarak ayakta
kalmaya çalışıyordu.
- Gel eve geçelim
deyip koluna girdim ve
apartman kapısına doğru götürmek istedim. Beni savurup uzaklaştı
iki adım. Sonra iki avuç içiyle yüzünü ovup ciddileşerek,
- Duruşmadan geliyorum oğlum, bugün boşandım ben dedi.
Çok
şaşırdım ve inanamadım.
- Hadi lan, başka bir numaran yok mu
diye çıkıştım yine. Az önce sallanan adam gitmişti sanki.
Şimdi gözleri kan çanağı, dimdik duruyordu karşımda. Ve ağız
dolusu küfürler ediyordu eşine.
- Çok ayıp bu yaptığın, küfür
etme, bak herkes sana bakıyor
diye sakinleştirmeye çalıştım
onu.
- O hepinizin çok sevdiği kaltak yıllardır aldatıyormuş beni
diye bağırdı başını kaldırıp bütün sokağa.
- Hayır lan,
olamaz! Hangi şerefsiz, namussuz böyle bir şey söyledi sana
diye
bağırdım ben de sinirle.
- Kendisi söyledi
dedi dudakları
titreyerek yavaşça.
- Her gün bütün kadınlar, çocuklar bir
aradalar. Kızın evden dışarı çıktığı yok. Ayıptır,
boşandıysan da çocuklarının annesi hakkında böyle çirkin
iftiralar yapma dedim.
- Biliyorum evden çıkmadığını
diyerek
başladı anlatmaya.
- Zaten evimde, yatağımda aldatmış beni. Geçen
ay şirket yemeğinden döndüğümüz gece yine içtim diye
tartıştık biraz dedi.
- Biraz sert bir tartışmaydı o. Alt katta
biz de uyanmıştık gürültünüze
diye araya girdim.
- O gece işte
diye devam etti sözlerine.
- Boşanmak istediğini söyledi bana. Onu ve
çocukları çok sevdiğimi söyledim. Ağız kokumdan bıktığını
söyledi ve artık yeter diye bağırdı bana. İçki içmeyeceğim
diye söz verdim. Sözüme güvenmediğini ve beni hiç sevmediğini
söyledi. Yıllardır birbirimizi sevdik ve aşk ile seviştik
dediğimde, ben seninle hiç sevişmedim ama dedi bana. Nasıl
sevişmedin benimle, iki kızımız oldu o sevişmelerden deyince,
ben dedi, gerçekten hiç sevişmedim seninle, her seferinde
gözlerimi yumdum ve canım kimi istiyorsa onunla seviştim
yıllardır.
Hüseyin Kekiç – 24.02.2020
Brutus.. başka denecek bişi yok ..
YanıtlaSilEline sağlık hüseyin ..
Teşekkürler Hasan 😊
SilÇarpıcı ve etkileyici bir son. Eline sağlık. İnsanlarımızın iletişimsizliğini bencilliğini anlatmışsın. Tebrikler. Arkadaşım.
YanıtlaSilTeşekkürler Tomris, pronto pronto :)))
Silbayılıyorum şu senin hikayelerine. iple çekiyorum bir sonrakini. ellerine yüreğine sağlık
YanıtlaSilbu arada beb Ali :)
SilTeşekkürler Alibaba 😊
SilAbi harika olmuş gerçekten çok beğendim. Melih Bağcı
YanıtlaSilTeşekkürler Melih kardeşim. :)
SilÇok etkileyici ve hayatın içinden bir konu.Tebrikler ..
YanıtlaSilBir insanın bedeniyle sevişebilirsin, ama ruhu kiminledir o anda bilemezsin. Çoğumuzun bilip te dillendiremediği bir gerçeği şu kısacık satırlarla rontgenini çekmiş kadar net yansıtmışsın okuyucuya CAN DOSTUM ❤️ Kalemin kırılmasın, gönül gözün hep açık kalsın 🙏🧿
YanıtlaSilEline sağlık Hüseyin, gerçekten çok beğendim.Devamını bekliyorum👏🌺
YanıtlaSil