Hurda Hayatlar


Her zaman “
El arabalarındaki büyük çuvallar dolmadan dönülmeyecek depoya!” diyen Hamit Bey, “Çarşamba günü erken dönün.” diye iki gündür söyleyip duruyordu sokaklarda dolaşan elemanlarına. Yine de tek tek herkesi arayıp, öğleden sonra depoda olmalarını hatırlattı telefonda. Bir tek Hasan'a ulaşamadı ve ona da mesaj yazdı.

Her biri başka bir sokaktan çıkıp geldi depoya henüz dolmamış çuvallarıyla. Hamit Bey’i ilk defa temiz bir takım elbise içinde görünce iyice meraklandılar. El arabalarını sıraladılar duvarın önüne.

Çok geçmeden deponun karşısındaki yolun kenarında büyük bir otobüs ve iki minibüs durdu. Depo önünde elindeki tespihi sallayarak volta atan Hamit Bey koştu, otobüsün önünde duran lüks otomobilin kapısını açtı. Şık kıyafetli genç kızlar indi otomobilden. Genç erkekler, minibüslerden çeşitli malzemeler indirmeye başladılar. Uzun saçlı ve çalı sakallı biri, parmaklarıyla işaret ediyor ve malzemeler onun işaretlediği yerlere konuyordu hızla.

Metrelerce kablolar çekildi önce. Uzun demirlerin ucuna büyük kameralar takıldığını gören Rafet, Tahsin ve Hamza filmde oynayacaklarını düşünerek poz verme havalarına girmişlerdi bile.

Ferhat ise henüz depoya dönmeyen Hasan'ın telefonuna mesaj yazıyordu: “Hasan oğlum, çabuk gel. Fıstık gibi kızlar geldi, filim çeviriyorlar depoda.

Çalı sakallının el işaretiyle kocaman ışıklar yakıldı. Sokaklardaki çöplerden toplanmış kâğıt ve hurda atıklarla dolu deponun her yeri ışıl ışıl aydınlandı kısa zaman içinde. Güzel bir kızın sesi yankılandı megafondan: “Deponun içinde kimse kalmasın! Oyuncular yerlerine lütfen.

Hamit Bey eliyle dışarı çıkmalarını işaret etti elemanlarına, lüks otomobilin arka camından kendisine uzatılan kalın zarfı aldı ve ceketinin iç cebine sıkıştırdı sevinçle. Depodan çıkıp büyük ışıkların ve uzun demirlerin ucundaki kameraların arkasına geçtikleri sırada Ferhat'ın telefonuna gelen mesajın sesi duyuldu. Ferhat gelen mesaja bakacaktı ki “Sessizlik lütfen. Cep telefonları kapansın.” anonsunu yaptı aynı kız megafondaki güzel sesiyle. Ferhat, anonsu duyduğu anda Hamit Bey’in sert ve kızgın bakışlarıyla karşılaştı ve telefonu cebine bıraktı yavaşça.

Kısa ama derin bir sessizlikten sonra büyük otobüsten çıkan silahlı ve maskeli onlarca kişi depoya ateş ederek koşmaya başladılar. Daha önce depoya giren oyuncular da onlara ateş ediyorlardı. Dışarıdaki silahlı biri elindeki el bombasını deponun içine attı. Önce büyük bir patlama sesi duyuldu. Dumanlar arasında oyuncular arka kapıdan çıktılar ve birden büyük bir ateş topuyla deponun her yanı yanmaya başladı.

Ferhat, bu olanları gizlice çekmeyi düşünerek telefonunu çıkardı ve o anda Hasan'dan gelen mesajı gördü: “Oğlum Ferro, ben hastayım. Sabah işe çıkamadım. Depoda yatıyorum.”
Ferhat, “Hasan içerde yanıyooorrrr!” diye bağırarak depodaki alevlerin içine koşarken yönetmen “Kestik...” dedi ve “Hurda Hayatlar” filmi bitti.



Fotoğraf & Öykü : Hüseyin Kekiç

1 yorum: