Beni Buradan Kurtar Gidelim!..

Yalnızdı kayalıklarda. Bir şarkı dinliyordu ben yanına yaklaştığımda. Kalabalık olmadığına çok sevindim kayalıkların. Hızla tripodumu kurdum ve başladım günbatımı fotoğrafı için uzun pozlamaya.

Yalnız adam, oturduğu kayadan düştü birden. Kayaların üzerinde yarı baygın denize bakıyor ve üşüyerek az önce dinlediği şarkıyı sayıklıyordu titreyen dudakları arasından.

Fotoğraf makinemi kapatıp, düşen adamı kaldırmak için eğildiğimde, “Abi, şu güzelliğe bak lütfen.” diyerek parmağını denize doğru uzattı. Dönüp baktım. Ufukta batmak üzere olan güneş, bulutlara ve denize bırakmıştı kızıllığını. Evet” dedim. “Evet, çok güzel batıyor güneş.” Denize doğru uzattığı parmağını sallayarak, “Güneş değil abi, baksana şu kadının güzelliğine.”

Kayalıklarda ikimizden başka kimse yok kardeşim. Haydi kalk otur yerine.”
Olmaz mı abi, baksana denizin kıyısından bana bakıyor kadın.” dedi doğrulurken.
Güneşin sudaki parlaklığı gözünü kamaştırıyor galiba. Kimse yok denizin kıyısında.” dedim ve fotoğraf makinemin başına döndüm.

Oturduğu kayadan denize doğru bakıp ağlamaya ve “Beni buradan kurtar, gidelim.” diye yalvarmaya başladı. Ben, ışık kaçıyor telaşıyla vizörümden yeni kadrajımı kurarken, iki arkadaşı geldi yalnız adamın yanına.

Arkadaşları kaldırıp götürmek istiyor, o ise “O bana sarılıp her zamanki gibi elmacık kemiklerimden öpmeden gitmem buradan.” diye ağlıyordu. Ulan oğlum, sen hayal görüyorsun. Haydi kalk, kimse yok orada.” diye çıkıştı arkadaşları. “Nasıl yok abi, görmüyor musunuz? Orada saçları uçuşan bir kadın var. Görmüyorsanız duyun bari. Bana bakıyor ve şiir okuyor.” diye söyleniyordu arkadaşları onu kucaklayıp götürürken.

Yalnız kalınca dikkatimi topladım ve güzel pozlamalar yaparak döndüm kayalıklardan. Bilgisayarıma aktardığım fotoğraflara bakınca, yalnızca tek bir fotoğraf vardı ve o fotoğrafta da saçları uçuşan hayali bir kadın şiir okuyordu.

bir şarkıda diyordu “beni buradan kurtar gidelim”

yolunu kaybetmiş peruklu bir kadın yuva kurmuş içime
kalbimi kötülüyor sana
senin kalbinde yaşayan kadını getir bana
yeniden tanıştır bizi

tırnaklarımla kazıdığım zaman avuç içlerime batıyor
beni elmacık kemiklerimden öp
orada şeftali tonunda gözyaşları saklı
ellerimi tut ve başka bir denize dök içimdeki seli
birlikte geçelim bu bataklıktan

çirkinleşen yeryüzünde
yüzüm avucunun arasına
ısmarlanan bir rüzgâr olsun
içine çek
ve de ki
seni annen doğurdu ve ben daha da güzelleştireceğim


Şiir :
Dilek Erkılınç
Fotoğraf & Öykü : Hüseyin Kekiç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder