Yalnız
adam, oturduğu kayadan düştü birden. Kayaların üzerinde yarı
baygın denize bakıyor ve üşüyerek az önce dinlediği şarkıyı
sayıklıyordu titreyen dudakları arasından.
Fotoğraf
makinemi kapatıp, düşen adamı kaldırmak için eğildiğimde,
“Abi, şu güzelliğe bak lütfen.” diyerek parmağını
denize doğru uzattı. Dönüp baktım. Ufukta batmak üzere olan
güneş, bulutlara ve denize bırakmıştı kızıllığını. “Evet”
dedim. “Evet, çok güzel batıyor güneş.” Denize doğru
uzattığı parmağını sallayarak, “Güneş değil abi,
baksana şu kadının güzelliğine.”
“Kayalıklarda
ikimizden başka kimse yok kardeşim. Haydi kalk otur yerine.”
“Olmaz
mı abi, baksana denizin kıyısından bana bakıyor kadın.” dedi
doğrulurken.
“Güneşin
sudaki parlaklığı gözünü kamaştırıyor galiba. Kimse yok
denizin kıyısında.” dedim
ve fotoğraf makinemin başına döndüm.
Oturduğu
kayadan denize doğru bakıp ağlamaya ve “Beni buradan
kurtar, gidelim.” diye yalvarmaya başladı. Ben, ışık
kaçıyor telaşıyla vizörümden yeni kadrajımı kurarken, iki
arkadaşı geldi yalnız adamın yanına.
Arkadaşları
kaldırıp götürmek istiyor, o ise “O bana sarılıp
her zamanki gibi elmacık kemiklerimden öpmeden gitmem
buradan.” diye ağlıyordu.
“Ulan oğlum, sen hayal görüyorsun. Haydi
kalk, kimse yok orada.” diye
çıkıştı arkadaşları. “Nasıl yok abi, görmüyor
musunuz? Orada saçları uçuşan bir kadın var. Görmüyorsanız
duyun bari. Bana bakıyor ve şiir okuyor.” diye
söyleniyordu arkadaşları onu kucaklayıp götürürken.
Yalnız
kalınca dikkatimi topladım ve güzel pozlamalar yaparak döndüm
kayalıklardan. Bilgisayarıma
aktardığım fotoğraflara
bakınca, yalnızca tek bir
fotoğraf
vardı ve o fotoğrafta da
saçları uçuşan hayali
bir kadın
şiir okuyordu.
bir şarkıda diyordu “beni buradan kurtar gidelim”
bir şarkıda diyordu “beni buradan kurtar gidelim”
yolunu kaybetmiş peruklu bir kadın yuva kurmuş içime
kalbimi
kötülüyor sana
senin kalbinde yaşayan kadını getir bana
senin kalbinde yaşayan kadını getir bana
yeniden
tanıştır bizi
tırnaklarımla kazıdığım zaman avuç içlerime batıyor
beni elmacık kemiklerimden öp
orada şeftali tonunda gözyaşları saklı
ellerimi tut ve başka bir denize dök içimdeki seli
birlikte geçelim bu bataklıktan
çirkinleşen yeryüzünde
tırnaklarımla kazıdığım zaman avuç içlerime batıyor
beni elmacık kemiklerimden öp
orada şeftali tonunda gözyaşları saklı
ellerimi tut ve başka bir denize dök içimdeki seli
birlikte geçelim bu bataklıktan
çirkinleşen yeryüzünde
yüzüm
avucunun arasına
ısmarlanan
bir rüzgâr olsun
içine çek
ve de ki
seni annen doğurdu ve ben daha da güzelleştireceğim
Şiir : Dilek Erkılınç
içine çek
ve de ki
seni annen doğurdu ve ben daha da güzelleştireceğim
Şiir : Dilek Erkılınç
Fotoğraf
& Öykü : Hüseyin Kekiç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder