Beni Hikayeden Çıkarın Lütfen

Hakuna Matata (Takma Kafana)
Binnur Tekinalp – Anatolia Kültür Yayınları / Öykü Kitabı

İşinizden çıktınız. Yoğun İstanbul trafiğinde telaşla evinize gidiyorsunuz.
Yol kenarında duygulu bir şarkı duyup, siyah tenli bir saat satıcısı ile sohbet edince; “döşemesi değişmiş eski bir koltuk gibi” kaldınız. Neyse ki; Tanzanya’lı genç, “Hakuna Matata” (Takma Kafana) diyerek rahatlatmaya çalıştı sizi.

Yaz mevsimi sıcağını hissettirmeye başladı bugünlerde. Her semtte şubesi olan lüks dondurmacının en kuytudaki iki kişilik masasında oturup çikolatalı, vişneli dondurma ile serinlemeyi düşlediniz.

Ve uzun araştırmalar sonrasında “Kelepir Villa” ilanı ile bulduğunuz büyük bahçeli evinizdesiniz şimdi.  Üstelik de komşularınız çok sessiz, ağızları var dilleri yok insanlar. Bu sessizlikte yeni bir hikaye okumak için uzandınız bahçenizdeki çiçeklerin yanına. “Beni hikayeden çıkarın lütfen” diyen hikaye kahramanı Meral’in “ölmek istemiyorum” diye Yazar’a itiraz edip, baş kaldırması şaşırttı sizi.

Okurken uyuyakaldınız bahçede. Şimdi düşlerdesiniz yine.

Önce konuşmacı olarak gittiğiniz Bakü’deki Haydar Aliyev Kongre Merkezi konferansında büyük bir sürprizle karşılaştınız. Konferans sonrası, Sirkeci Garı’nda seferden çekilmiş eski bir tren vagonunda buldunuz kendinizi. Boş tren, uzun zamandır kullanılmayan raylardan kayarak, Edirne’de başka bir maceraya taşıdı sizi. En sevdiğiniz patatesli poğaça ve kakaolu ıslak kek yapan arkadaşınızın evine ne zaman geldiniz ve duvarda ters asılı fotoğraf çerçevesi neden kırıldı anlamadınız.

Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar…
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.” (Nazım Hikmet)

Açtınız kapınızı, güzel resimler yapmış çocuklara.

Neden siyaha boyuyorsun, ne güzeldi resmin?”
Çocukları bulmasınlar öğretmenim… Yoksa onları da öldürür insanlar.”
Bugünlük bu kadar yeter sanırım. Hava çok güzel. Biraz dışarı çıkalım” diyerek çocuğun tekerlekli sandalyesini bahçe kapısına doğru sürdü resim eğitmeni.
Bahçe kapısının üzerinde “Suriye Mültecileri Engelli Çocuklar Eğitim Merkezi” yazıyordu.

Bak Fatoş abla, sen de bilirsin ki bir çocuğun yeri ana babasının yanıdır. Çocuğu ailesinden ayırmak çok büyük günahtır. Her şeyi biliyorum. Gel bebeği ailesine teslim edelim. Annesini gözü yaşlı bırakmayalım.”
Ne demek istiyorsun sen? Ben onu kimseden almadım. Bebeğimi elimden mi alacaksın? O benim bebeğim.”
Bebek hasretini oyuncak bebekle gidermeye çalışan Fatoş ablayı da anlamadınız.

Hayırdır inşallah!!!
Mahkeme salonundasınız şimdi. Ölmüşsünüz üstelik. Mahkeme Hakimi “Katilin bu salonda mı?” diye soruyor size.  “Katilim bu salonda” deyip çıkıyorsunuz mahkemeden. Şimdi kendi cenaze töreninizdesiniz. Kimler gelmiş, en çok kim üzülüyor diye bakıyorsunuz cami avlusundaki kalabalığa.

Anadolu’nun güneyinde bir ilçedesiniz ve İstanbul’a gitmek için otogara gidiyorsunuz. Arabanız bozuluyor ve durunca tanıyorsunuz köyün delisi ile Niyazi ustayı. Şimdi otogardasınız ve otobüsün hareket saatini bekliyorsunuz. Önce bagajları yerleştiriyor muavin, sonra başlıyor İstanbul’a yolculuk. Koltuk komşunuz bir yazar olunca, edebiyat sohbeti yapıyorsunuz yolculuk boyunca ve dut kurusu tadında.

Güvendiğiniz arkadaşınız dolandırıyor sizi. Hayal kırıklıkları yaşıyorsunuz sohbetlerinizde. Caddeye doğru yürüyen hüzünlü ve katlı, beyaz bastonlu adama yetişmek için koşarken uyanıyorsunuz düşlerinizden.

Çok kötü bir rüya gördüm. Kaybolan kolye, kırılan çerçeve, trafik kazaları, ölümden kaçan çocuklar, dolandırıcılar, soyguncular, dut kurusu, aksakallı dede… Bir an öldüm sandım. İstanbul’a daha var mı?”
Koltuk komşunuz, yazar Şeref Yılmaz gülümsüyor ve yumuşak bir sesle yanıtlıyor sizi.
İstanbul’dayız.”
YAZAK derneğinin Öykü Kurgu Atölyesi’nde, her işe koşturan ve her konuda çok konuşan, biraz hırslı, biraz şakacı, biraz da şımarık biri olarak tanıdım Binnur Tekinalp’i.
Bir akşam ders çıkışında ne iş yaptığını sordum ona.
Hikayeciyim ben, hikaye toplarım” dedi ve ilk kitabını “Sevgili Hüseyin Kekiç, Hayalinizdeki hikayelerin gerçekleşmesi dileği ile…” yazarak imzaladı.

Öykü okumayı seven dostlarıma tavsiye ediyor, ‘Hikayeci Binnur’a selam ve sevgilerimi sunuyorum.

Hüseyin Kekiç – 17.05.2015

Hakuna Matata (TakmaKafana)

Binnur Tekinalp –Anatolia Kültür Yayınları / Öykü Kitabı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder