Benim çılgın projem yuvamı yıkıyor.

Salonumuzla mutfağın ortak duvarından bir kanal açarak mutfağa ve balkona rahat geçelim diye düşündüm. Bu tür çılgın projelerime her zaman muhalif olan eşim,

“Ev içinde kırma dökme istemem” diye tutturdu önce.

Ben çok kararlıydım ama.
Bu kanal evimizi daha modern ve konforlu hale getirecekti.
Eşim bu kez, güneş alması için balkon camının önüne koyduğu çiçek saksılarının yerinin değiştirilmesine izin vermedi.
Birkaç yaprak ve çiçek solacak diye bu güzel projeme karşı olmaya devam etti.
Ben ev reisliği sıfatımla projemi uygulamaya geçirmek için müteahhit firmalarla görüşmelere başladım.
Eşim de boş durmadı ve çocuklarla dayanışmaya giderek muhalefet gücünü artırmayı denedi.

Sonuçta, çocuklarımın beni anlayıp projemi destekleyeceklerini umarak aile meclisimizi toplayıp çılgın projemi tüm detaylarıyla açıkladım.
Eşim, bu kanal inşaatının tüm ev eşyalarımızı kirletip yıpratacağını, özenle bakımını yaptığı bitki ve çiçeklerin zarar göreceğini söyleyerek kesinlikle engel olacağını söyledi.

Çocuklara baktım. Hiç de beni anlamış gibi değildiler.
Bu kanal inşaatının ev eşyalarına vereceği zararın evimize getireceği konfordan çok daha pahalıya mal olacağını söylediler.
Ayrıca, bu kanal için harcanacak paranın daha öncelikli olan eğitim ve küçük oğlumun yeni yuvasının kurulmasında kullanılmasını istediler.
Evin reisi, çocuklarımın babası olmama rağmen sözümü dinletemiyordum hiçbirine.

Bu kanalın mutlaka yapılacağını söyleyerek elimdeki metreyle ölçüleri almaya başladım.
Eşimin keyfi kaçmış, yüzü buruklaşmıştı.
Eşim her zamanki gibi bir kaç gün surat asar, sonrasında çocuklar onu ikna eder ve her şey yoluna girer diye düşünüyordum.
Çocukların hep bir ağızdan annelerine,

“Boşa şu adamı, biz sana gül gibi bakarız” dediklerini duyunca bu kez öyle olmayacağını anladım.

Ya modern görünümlü, konforlu salonumda tek başıma kalacaktım.
Ya da eşim ve çocuklarımla birlikte huzurla yaşamaya devam edecektim.

Hüseyin Kekiç – 12.05.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder