Ben Gidiyorum

“Gitmek şart mı?” diye sordu, program sunucusu çocuk, gezgin kıza.
 “Evet” diyordu gezgin kız. “Benim için şart. Belki herkes için gitmek şart olmayabilir, ama benim için şart.”

Bu cevabı çok sevmiştim. Gezgin kız devam ediyordu sözlerine.
“Gitmek herkes için şart olmasa da herkesin kendini mutlu edecek şeyleri yapması mutlak şart” diyordu.
İşte bu söz çok doğru diye düşündüm. Sonra da gitmek gerekli mi diye sordum kendime.

Gitmeseydim eğer, güneşin batışının olanca güzelliğini görebilir miydim Kerpe’nin kayalıklarından? Kümbet’teki yeşili, sisler altındaki ormanların çam kokusunu, Uzungöl cennetini ve Kaçkar dağlarının eteklerindeki Ayder Şelalesi'ni gitmeden görebilir miydim?

Elbette gitmeli, hem de büyük coşku ve umutlar besleyerek gitmeli. Gitmek, belki uzaklaşmak sevdiklerinden belki de yakınlaşmaktır. Giderken bazen hüzün, bazen de sevinç vardır yüreklerimizde.

Ölümüne bile gidilir bazen. Dağcı İskender Iğdır ve diğer doğa tutkunları da ölümüne giden değil miydi? Ağrı dağına tırmanmayı düşünen bu insanlar, özgürlüğe, doğaya ve arzuladıkları yaşam biçimine yaklaşırken, bir o kadar da ölüme yaklaştıklarını bilirler herhalde. Mutlaka bilirler de yine de giderler. İşte kendini mutlu edecek şeyleri yapmak bu olsa gerek.

Giden, gittiği yerdeki bekleyenleri için, gelendir aynı zamanda. Karşılayacak sevdikleri olanların, özlenen ve gelen olmaları için gitmeleri gerekir. En kötüsü de herhalde gittiği yerde beklenmemektir. Gidecek bir yerinin ya da kişinin olmaması ise sonudur insanın.

Önümüz bahar. Severim baharı, coşkuyla dolar insan. Yüreği kabarır, sığmaz içine. Bu bahar, bir yerlerde mutlaka bekleyen birileri vardır sizi. Gidin, ya ona, ya da yanınızdaki insana gelen olmaya.

Ben gidiyorum.

Sevgiyle ve sağlıkla kalın.
Hoşça kalın

Hüseyin Kekiç - 21.02.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder