Bulutsuz
gökyüzünde, yıldız pozlaması yapma hayalimizi bozmaya, hiç
birimizin niyeti yok. İstanbul çıkışına kadar, otobüs
koridorunun en önünden, gezi programı hakkında bilgiler veriyor
Engin hocamız. Yıldız pozlaması sırasında kullanılacak
malzemelerin kontrolünü yapıyor ve her defasında biraz daha umut
veriyor bizlere.
Yağmuru
arkamızda bırakarak, gecenin sessizliğinde sürüyor yolculuğumuz.
“Gündüz bol bulutlu, ama gece bulutsuz ve yıldızların
parladığı bir gökyüzü” dileği ve beklentisi, çay
molalarımızdaki tek ve ortak sohbet konumuz oluyor.
Dağların
üzerinden sabahın ilk ışıklarını görmeye başladığımızda,
Afyon otogarından Antalya ve Alanya’dan grubumuza katılmak için
gelen arkadaşlarımızı alıyoruz. Engin hocamızın, saat 09:00 da
herkesin otobüste hazır olması gerektiği hatırlatması ile
otelimize giriş yapıyoruz.
Gezi
boyunca bizlere rehberlik ve danışmanlık yapacak olan Sedat Buğa
ve Gazi Aydın otel girişinde karşılıyorlar bizi.
Kısa
dinlenme ve sabah kahvaltımızdan sonra, büyük çoğunluğumuz
otobüs çevresindeyiz. Yeni tanışmalar, tatlı ve hoş sohbetler
sürerken tamamlanıyor ekibimiz. Sedat ve Gazi beylerin daha önceden
hazırladıkları program ve güzergah ile hepimizin heyecanla
beklediği fotoğraf yakalama maceramız başlıyor böylece.
Kıvrılan
köy yollarından geçerken, Frig tapınak mimarisini yansıtan “Kaya
Anıtları”na ait kalıntıları görüyoruz sıklıkla.
İlk
molamızda, Ayazini köy yolundaki karpuz tarlasında çalışan
işçilerle selamlaşıyoruz. Hepimiz elimizde fotoğraf makineleri
ve değişik açılardaki lenslerimizle fotoğraf yakalamaya
çalışıyoruz. Güneşin altında çalışan köylü işçiler, çok
sıcak karşılıyorlar bizi. Tarladan aldığı karpuzu dilimleyip
ikram ediyor bizlere, tarlanın sahibi.
Zorlukla
toparlanıp devam ediyoruz yolumuza. Ayazini Köyü girişinde ikinci
ve uzun molamızı veriyor Engin hocamız. Küçük gruplara ayrılıp
köy yollarına dağılıyoruz. Köy girişinde sıcak selamları ile
“hoşgeldiniz” diyerek karşılıyor bizleri köylüler.
Genel
dokusu ile fotoğrafa çok elverişli bu şirin köyde yaşlı, genç,
kadın, erkek, çocuk ve hayvan portreleri çekiyor, bazı
arkadaşlarımız. Köylülerin gündelik yaşamlarına tanıklık
eden, kompozisyonlar kuruyor bazılarımız. Fotoğraf peşinde
koştururken, köyün içinde çok güzel bir bahçenin içinde
buluyoruz kendimizi. Şefika ablamızın bizlere hazırladığı
nefis gözlemeler ve katmerlerle öğlen yemeğimizi yiyoruz bu güzel
bahçede. Uzun fotoğraf sohbetleri yapıyoruz, küçük gruplar
halinde. Detay ve doku pozları yakalamaya çalışan bazı
arkadaşlarımız, dolaşıyorlar ellerinde fotoğraf makineleri ve
dikkatli gözleriyle bahçe içinde.
Bazılarımız,
gece yapılacak yıldız pozlaması heyecanını atamamış olmalı
ki, fotoğraf çekme moduna geçememekten şikayet ediyor.
Bu
şirin bahçeden çıkmakta zorlanıyoruz ama, sonraki köylerde daha
çok fotoğraf yakalama heyecanıyla yollara düşüyoruz yine.
Antik
kalıntılar arasında kıvrılan yollardan geçiyoruz. Yüksek kaya
kalıntıları gördüğümüz geniş ve açık alanlarda durup gece
yıldız pozlaması için yer ve açı seçimi yapmaya çalışıyoruz.
Bazılarımız her fırsatta fotoğraf yakalama çabasındalar.
Nihayet,
gece yıldız pozlaması yapabileceğimiz, en uygun yeri ve açıyı
buluyor Aylin hanım. Gecenin karanlığında, bu seçtiğimiz
platoyu nasıl bulacağımız üzerine çeşitli espriler yaparak,
Bayramaliler köyüne giriyoruz. Bu köyde de, fotoğraf için çok
uygun dokular var. Yine dağılıyor köyün sokaklarına fotoğraf
tutkunları. Yine portreler, özel kurgu kompozisyonlar, detay ve
doku arayışları, dar sokaklar, köy evleri, eski ve çürük
pencere kenarları, renkli, büyük ahşap bahçe kapıları, at
arabaları...
Yeterince
fotoğraf avcılığından sonra köyün camisinin yanındaki
otobüsteyiz işte. Yorgun bedenlerimize rağmen, hepimizin yüreği
fotoğraf çekmeye devam etme isteğiyle atıyor halen.
İlk
günümüzün son durağı Emre Gölü’ndeyiz akşamüstü
ışığında. Gölde yansıyan sazlıklar, ND filtre ile suyu
dondurma çabaları, “şurada büyük bir kaya olaydı ve suya
yansıyaydı, iyiydi” hayallerimiz. Sazlıklarda ve göl kenarında
“yusufçuk” böceği aramak için alıp başını kaybolanlar da
var içimizde, ND filtresini ustaca kullanıp, uzun pozlama ile gölü
tül bir örtü ile kapatan da.
Vee
nihayet, göl kenarında ve beyaz bulutlu gökyüzünde, ters ışıkta
çılgınca havalara sıçrayan, silüet çalışmaları yapıyor ve
dönüyoruz otelimize.
Dönüş
yolunda, yüksek bir noktadan geçerken, yolun altında bir dere
kenarındaki demiryolundan küçük vagonlardan oluşan bir yük
katarı treninin kıvrılarak ilerlediğini görüyoruz. Fotoğrafa
en uygun olan akşamüstü ışığında ve demiryolunun hemen
kenarında sıra sıra ve trenin ters istikametine doğru yürüyen
inekler eşliğinde üstelik.
Hepimiz
çok büyük bir hüzün ama bir o kadar da bu manzarayı görmüş
olmanın hazzı ile iç geçiriyoruz bu kaçan fotoğraf fırsatına.
Otelimiz
önünde otobüsten inerken, Engin hocamız, yine akşam yemeğinden
sonra saat 21:00 de otobüste olmamızı ısrarla hatırlatıyor.
Dar
zamanda duş almalar, kısa dinlenmeler, bataryaları şarj etmeler,
hafıza kartlarımızı boşaltmalar, akşam yemeği, üzerimize daha
korumalı kıyafetler almalar ve otobüste toplanma.
Heyecanlı
yolculuk boyunca yıldız pozlaması ayarlarını tekrar hatırlatıyor
Engin hoca ve aramıza yeni katılan Uğur arkadaşımız. Otobüs
duruyor ve inmeye başlıyoruz, karanlıkta ve gökyüzündeki
yıldızlardan başka hiç bir ışığın olmadığı geniş alanda.
Önümüzde
danışman ve rehber arkadaşlarımız, ellerindeki kuvvetli el
fenerleriyle yürüyorlar. Bizler de onların arkalarından
ilerliyoruz, gündüz Aylin hanımın seçtiği platomuza. Karanlıkta
el yordamı ve fener aydınlatmalarıyla elliye yakın tripodu
diziyoruz yan yana.
Önce
kadraj ve netleme ayarları için, yüksek ISO ile 20 saniyelik kısa
çekimler yapıyor ve en uygun ayarları yaptıktan sonra
bekliyoruz. Uğur arkadaşımız, komutlar vererek, topluca ve
aynı anda pozlamaya başlamamız için yardımcı oluyor bizlere.
Hepimiz büyük heyecanla ve can kulağıyla dinliyoruz Uğur’un
komutlarını.
Tüm
fotoğraf makineleri ve lens ayarları tamamlanıyor ve Uğur’un
geri sayımı ve “başla” komutuyla basıyoruz uzaktan
kumandalarımızın tuşlarına. Bir iki adım geriye çekilip,
heyecanlı sohbetlerimize başlıyoruz samanyolu yıldız
topluluğunun altında.
Yaklaşık
25 dakika sonra, Uğur önce Engin hocamızın pozlamasını
sonlandırıp kontrol ediyor ve dönüp bizlere “kapat” komutunu
veriyor. Hep birlikte uzaktan kumandalarımızın tuşlarına
basıyoruz yine.
Az
sonra, görüntüler düşüyor önümüze. Bazılarımızda büyük
sevinç, bazılarımızda biraz burukluk, çok azımızda ise, üzüntü
ve hayal kırıklığı nidaları var. İlk çekimde istediği sonucu
alamayan az sayıdaki arkadaşımız için, hep birlikte ikinci ve
üçüncü pozlama sürelerini başlatıyoruz. Hepimizin istediği
yıldız pozlaması tamamlanıncaya kadar, sabırla ve çok uzun süre
fener yakmadan bekliyoruz karanlıkta.
Daha
sonra makineler ve lensler samanyolunu kadrajlıyor. Bu çalışma
sonrasında kuvvetli el feneri ile samanyoluna ışık yolları
çiziyoruz. Son olarak da, tel çeviriyor ve havada dönerek uçuşan
alev topunu fotoğraflıyoruz.
Cumartesi
günü bitiyor. Pazar günümüzün ilk saatini de bitirip fotoğraf
avcılığında dönüyoruz otelimize.
Yorgun
bedenlerini dinlendirmeyi tercih eden de var aramızda, sabaha kadar
sohbet edip, eğlenmeyi tercih eden de.
Sabah
kahvaltımızdan sonra, otelden tüm eşyalarımızı alarak çıkış
yapıyoruz. Ama önce toplu bir anı fotoğrafı çektireceğiz
otelin girişinde.
Otobüsümüz
geceden belirlediğimiz gibi saat 10:00 da hareket ediyor. Yine antik
kalıntıların arasından kıvrılan köy yollarından geçiyor ve
Büyük Kalecik Kasabasında ilk fotoğraf molamızı veriyoruz.
Herkeste
yeni bir fotoğraf yakalama sevdası ile gruplar halinde dağılıyoruz
yine kasabanın sokaklarına.
Bu
kasabada eski köy evleri giderek tuğlalı inşaatlarla yenilenmeye
başlamışlar. Bügün köyde bir düğün var. Düğün yemeğine
davet ediliyoruz ama, sokaklarda fotoğraf aramayı tercih ediyoruz
çoğumuz.
Bir
süre sonra istediği fotoğraf karesinden umudu düşen bir grup
arkadaşımızla otobüsün yanında ayaküstü sohbet ederken
Belediye binasından biri geliyor ve Belediye Başkanı’nın
bizleri çay içmeye davet ettiğini söylüyor.
Yorgunluk
çayı iyi olacak. Yazı İşleri bankolarının önünden geçip 5,
6 kişilik bir grupla Başkan’ın odasına geçiyoruz. Başkan
sıcak karşılıyor bizi ve çay ikram ediyor. Engin hocamız,
ezimizle ilgili kısa bilgiler veriyor Başkan’a. Arada muhalefet
yapmadan da geri kalmıyor. Daha sonra kalabalık arkadaş grubumuz
toplanmaya başlayınca Belediye binası önündeki gölgeye konulan
sandalyelerde çay içip, fotoğraf sohbetleri yapıyoruz.
Bu
sohbet sırasında Aylin hanım ve bir grup hanım arkadaşımızın
düğün evine gidip, gelin odasında, hem çalıp oynadıklarını,
hem de köy düğünü kompozisyonlu fotoğraflar çektiklerini
dinliyoruz.
Başka
bir grup arkadaşımız, kasabanın diğer mahallesinde hayvancılık
yapan evlerde, ya da maydanoz ve yeşil sebze üreticilerine dair
ilginç fotoğraf kareleri aldıklarını anlatıyorlar. Galiba bu
kasabada yalnızca çok küçük bir grup olarak bizler fotoğraf
yakalayamadık.
Çaylarımızı
içtikten sonra otobüsteyiz yine. Ve Uğur kardeşimiz hepimizi çok
heyecanlandıran ve mutlu eden sürpriz programı açıklıyor.
"Dağlarda
tek tek ateşler yanıyordu.
Ve
yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak
kalpaklı adam
nasıl
ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel,
rahat günlere inanıyordu
ve
gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire
beş adım sağında onu gördü.
Paşalar
onun arkasındaydılar.
O,
saati sordu.
Paşalar
: «Üç,» dediler.
Sarışın
bir kurda benziyordu.
Ve
mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü
uçurumun başına kadar,
eğildi,
durdu.
Bıraksalar
ince,
uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve
karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den
Afyon Ovası'na atlıyacaktı."
(Nazım
Hikmet Ran)
Evet,
bundan sonraki durağımızda Kocatepe anıtında Ata’mızın
huzuruna çıkacak, çevre dağlara ve ovalara bakacaktık.
Üstelik
mangalda Afyon sucuğu ile öğlen yemeğimizi de Kocatepe dağında
yiyecektik. Uğur’un bu sürpriz açıklamasını alkışlar
arasında dinliyoruz.
Kocatepe
dağının eteğindeki köyün dokusunu çok beğeniyoruz. Dönüşte
belki kalıp fotoğraf çekeriz umuduyla Kocatepe dağına
tırmanıyoruz. Yol boyunca Uğur, Kurtuluş Savaşımız,
şehitlerimiz ve Kocatepe Anıtı hakkında geniş bilgiler veriyor
bizlere.
Yükseklerdeyiz.
1874 rakımda, Ata’mızın huzurundayız ve çok heyecanlıyız.
Topluca grup halinde anı fotoğraflarımızı çekip yine
dağılıyoruz fotoğraf yakalamak için.
Bir
süre sonra mangalda sucuk partimiz başlıyor. Bu sürprize
yeterince şaşırmışken hepimiz, Uğur final sürprizini
açıklıyor.
Üzerinde
Afyon kaymağı ile nefis ekmek tatlısı...
Bazılarımız
önce nazlanıyor, rejim kaygısıyla. Ama öyle nefis bir ortam ki
unutturuyor rejimi, ve sonlanıyor tüm kaygılar. Hepimiz
dilediğimiz kadar yiyip içiyoruz.
Kocatepe’den
inişte aşağıdaki köyde fotoğraf molası verirsek gecikiriz
kaygısıyla devam etme kararı alıyor çoğunluğumuz. İçimizdeki
gençlerden Semra ablamız, bu köyde fotoğraf için kalmayacağımıza
çok üzülüyor ve “Yarım saat geç gitsek ne olur ki, buralara
kadar gelmişken fotoğrafı bırakıp gitmemizi anlamıyorum” diye
söyleniyor kendi halinde.
Afyon’da
önce bize bu güzel gezi programını hazırlayan ve sıcak
ilgileriyle muhteşem güzellikte iki gün yaşamamızı sağlayan
Sedat Buğa ve Gazi Aydın ile vedalaşıyoruz.
Otogara
uğramadan önce kaymak ve lokum alışverişi için kısa bir mola
veriyoruz. Bazılarımız alışveriş telaşında. Bazılarımız da
halen fotoğraf sohbetlerindeyiz. Semra ablamız alışveriş
molasını duyunca “kaymak, sucuk için mi geldik buraya, bu zamanı
köyde fotoğraf çekimi için kullansaydık” diye söyleniyor.
Hayranlığım artıyor bu genç ve güzel Semra ablamıza.
Kaymak
ve lokum alışverişinden sonra otogara uğrayıp Antalya ve
Alanya’ya gidecek arkadaşlarımızı uğurluyoruz. Son olarak
özellikle yıldız pozlamasında komutlarıyla bizlere yardımcı
olan Uğur arkadaşımızla vedalaşıp, sucuk alışverişi molasına
geçiyoruz.
Alışveriş
telaşımızı da bitirip, yoğun ve yorucu olmasına rağmen çok
değerli dostlarla tanışmanın mutluluğu ve güzel
fotoğraflarımızla İstanbul’un gece trafiğinde buluyoruz
kendimizi.
Hüseyin
Kekiç – 30.09.2013
***
Bu
güzel geziyi organize eden Vizördeki Hayatlar grubu yöneticileri
Aylin Erözcan ve Engin Başa’ya,
Afyon’da
sıcak ve samimi ev sahipliği yapan rehberlerimiz Sedat Buğa, Gazi
Aydın ve Uğur kardeşime, geziye katılan ve yeni tanıştığım
herkese dostluk ve arkadaşlıkları için çok teşekkür ederim.
Saygı
ve sevgilerimle,
Gecikmeli okuduğum bu yıldız pozlama gezisini imrenerek okudum. Eline sağlık Hüseyin çok güzel anlatmışsın. Sanki bende sizlerle beraberdim. Tekrar teşekkürler.
YanıtlaSil