Ne
zormuş giden bir yazın ardından, giden bir sevgilinin ardından
gitmediğini varsaymak ve kandırmak gibi kendini, düsler kurmak, umut
etmek.....Derler ya, insanlar umut ettiği sürece yaşarmış. Yaşamak....
Bitmiş bir yaz mevsimini, henüz bitmemiş gibi yaşamak....
Aylardan Eylül, mevsimlerden Sonbahar, dağlarına bahar gelmiş de geçmiş bile çoktan memleketimin...kış kapıda, kimin umurunda? Daha yazı yaşamadık ki şöyle doya doya, nasıl gider alıp başını? Oysa yaşanacak çok şey var daha!!! Deniz, güneş, kızgın kumlar....
Eylülmüş, Sonbaharmış!!! Tamam., Peki., Mayıs’da iğde, Haziran’da ıhlamur çiçekleri, kiraz; Temmuz’da yaz güneşi-şeftali; Ağustos’da pastırma sıcakları, karpuz ; hepsi çekip gittiler....Ama!!!! en güzel yaz henüz yaşanmadı, söylenecek en güzel sözün henüz söylenmemiş olduğu gibi...Baş döndüren, davetkar kokulu limon ve portakal çiçekleri yeni açıyor, yakomozlar dansa yeni başladı ay ışığında, salçalar yeni çıktı güneşe, ağaçlarda yapraklar hala yeşil, geceler yıldızlı, gökyüzü aydınlık hala, güneş gülümsüyor ara sıra, üstelik ısıtıyor da bulutlar yoksa...
Aylardan Eylül, mevsimlerden sonbahar, kimin umurunda? Yaz sürüyor gönüllerde, sürmeli!!! Godot’yu bekler gibi aylardır yazı beklerken, yaşanan bol karlı kışlar ve yağışlı, soğan kokulu baharlardan sonra, geldi geçti de benim mi haberim yok!!
Alıp başını gitmek mi gerek acaba, göçmen kuşlar gibi sıcak diyarlara, kuyruğundan tutmak, yakalamak için kaçıp giden yazın.... Yoksa beklemeli mi? şunun şurasında ne kaldı yeni yaza? Ekim, Kasım, .......... Mart, Nisan, Mayıs!!!
Aylardan Eylül, mevsimlerden Sonbahar, dağlarına bahar gelmiş de geçmiş bile çoktan memleketimin...kış kapıda, kimin umurunda? Daha yazı yaşamadık ki şöyle doya doya, nasıl gider alıp başını? Oysa yaşanacak çok şey var daha!!! Deniz, güneş, kızgın kumlar....
Eylülmüş, Sonbaharmış!!! Tamam., Peki., Mayıs’da iğde, Haziran’da ıhlamur çiçekleri, kiraz; Temmuz’da yaz güneşi-şeftali; Ağustos’da pastırma sıcakları, karpuz ; hepsi çekip gittiler....Ama!!!! en güzel yaz henüz yaşanmadı, söylenecek en güzel sözün henüz söylenmemiş olduğu gibi...Baş döndüren, davetkar kokulu limon ve portakal çiçekleri yeni açıyor, yakomozlar dansa yeni başladı ay ışığında, salçalar yeni çıktı güneşe, ağaçlarda yapraklar hala yeşil, geceler yıldızlı, gökyüzü aydınlık hala, güneş gülümsüyor ara sıra, üstelik ısıtıyor da bulutlar yoksa...
Aylardan Eylül, mevsimlerden sonbahar, kimin umurunda? Yaz sürüyor gönüllerde, sürmeli!!! Godot’yu bekler gibi aylardır yazı beklerken, yaşanan bol karlı kışlar ve yağışlı, soğan kokulu baharlardan sonra, geldi geçti de benim mi haberim yok!!
Alıp başını gitmek mi gerek acaba, göçmen kuşlar gibi sıcak diyarlara, kuyruğundan tutmak, yakalamak için kaçıp giden yazın.... Yoksa beklemeli mi? şunun şurasında ne kaldı yeni yaza? Ekim, Kasım, .......... Mart, Nisan, Mayıs!!!
Yok yok , ertelememeli
yaşamı, geç te olsa yakalamalı, yarın kimseye vaad edilmemiştir. Hem
günü yaşamak varken, neden beklemeli? Savaşlar, global ısınma, deprem,
ekonomik kriz, v.s, v.s...
Yok, yok, en iyisi yaşamalı yazı, yaz
yazdan, biz bizden geçmeden...
Eylülmüş!!!
Eylülmüş!!!
Güneş Yavuz - 25 Eylül 2006
*
Sevgili blogcu dostlarım,
Ya
teşekkür belgesi alacaktım yine. Ya da "Eylül'de gel" diyene gitmek
için ikmale kalacaktım. Çalışkan, başarılı bir lise öğrencisi için zor
olmalıydı karar vermek. Ancak, ben hiç zorlanmamıştım karar vermede ve
ikmale kalmıştım. Eylül'de koşa koşa gitmiştim ona.
Sevgili arkadaşım Güneş'in yazısı beni o yıllara götürdü.
Arkadaşımın izni ile bu güzel yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Sevgilerimle,
Hüseyin Kekiç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder