Güneşli,
bir sabaha uyandılar.
Yine aynı anda, aynı yerde olacak tesadüfe hazırlayıp kendilerini, çıktılar evlerinden.
Yine aynı anda, aynı yerde olacak tesadüfe hazırlayıp kendilerini, çıktılar evlerinden.
Tesadüf
bu ya; dışavurumsuz
aşkları,
dile
getirilemeyen tutkuları,
gizli
kalmış sevdalarıyla
karşılaştılar,
yine aynı köşede.
“Günaydın”
“Günaydın”
“Nasılsın”
“Kötüyüm aslında!”
“Neden?”
“Dün gece uyuyamadım, bir ara dalar gibi oldum, ter içinde uyandım.”
“Bir nedeni olmalı?..”
“Bilemiyorum!..”
“Günaydın”
“Günaydın”
“Nasılsın”
“Kötüyüm aslında!”
“Neden?”
“Dün gece uyuyamadım, bir ara dalar gibi oldum, ter içinde uyandım.”
“Bir nedeni olmalı?..”
“Bilemiyorum!..”
Yan
yana duruyorlar.
Heyecan ve gerilim dorukta.
Aynı anda, aynı şeyi düşünüyor ikisi de.
Birisi sevgisini dile getirse, aralarındaki görünmeyen duvar yıkılıverecek bir anda.
Heyecan ve gerilim dorukta.
Aynı anda, aynı şeyi düşünüyor ikisi de.
Birisi sevgisini dile getirse, aralarındaki görünmeyen duvar yıkılıverecek bir anda.
Görünmeyen
iç dünyalarına tutsak olup, susuyorlar.
Gerçeği örten sözcüklerin yüzeyselliğiyle, akıyor konuşmaları.
İtiraf edilmemiş duygularını soru işaretlerinin çengellerine asılı bırakıp, gerilimin çekim gücüyle büyütüyorlar sevdalarını...
Gerçeği örten sözcüklerin yüzeyselliğiyle, akıyor konuşmaları.
İtiraf edilmemiş duygularını soru işaretlerinin çengellerine asılı bırakıp, gerilimin çekim gücüyle büyütüyorlar sevdalarını...
Hüseyin
Kekiç – 15.10.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder