İki rahibin hikayesini bilir misiniz? Çok sıkı prensipleri olan bir manastıra bağlı iki rahip, bir görev için uzun bir yürüyüşe çıkmışlardır. Yolculuk sırasında kurallar gereği kimseyle konuşmaz, iletişim kurmazlar. Birbirleriyle bile. Bir nehir kıyısına gelirler. Kıyıda, zaman-mekan ölçülerine göre oldukça açık giyinmiş ve yine zaman-mekan ölçülerine göre çok çok güzel bir hanım üzgün ve kırgın oturmaktadır. Rahipleri görünce ayağa kalkar, ve, biraz önceki hüzünlü haline göre çok işveli ve vaatkar bir üslupla kendisini karşıya geçirmelerini ister. Rahiplerden biri, diğerinin bütün eğitimine rağmen kontrol edemediği şaşkın, hatta kızgın bakışlarını görmezden gelerek, hanımı sırtına alır. Nehri geçerler. Diğer kıyıda, hanım kendisini taşıyan rahibin sırtından inerken, pek acele etmez ve aslında dengesini sağlamış olmasına rağmen, teşekkür ederken biraz da sarılır.
Rahipler sessiz yürüyüşlerine devam ederler. Yürürler, yürürler. Uzun bir süre sonra, biri, yine kendini kontrol edemeyerek diğerine,
"Bütün günahlardan uzak durmaya yemin etmiştik" der. "Nasıl oldu da o kadına dokundun ve onu taşıdın?"
Güler diğeri, ve yanıtlar:
"Ben onu nehrin öbür kıyısında bıraktım. Ama sen hala taşıyorsun"...
(Alıntıdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder